Diğer DilekçelerHukuki YazılarİhtarnameMalatya AvukatSuç Duyurusu DilekçesiTakipsizlik İtiraz DilekçeleriTazminat Davaları

HAKARET SUÇU

HAKARET SUÇU

 

Hakaret suçu nedir?

Türk Ceza Kanunumuz, hakaret suçunu, Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etme veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırma eylemi olarak ifade etmiştir. Sövme suretiyle yapılan eylemin hakaret kapsamına dahil edildiği herkesçe bilinmektedir. Ancak, kanundaki tanımdan da görüldüğü üzere, hakaret suçu sadece sövmeden ibaret değildir. Sövme eyleminin yanı sıra, bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte bir fiil veya olguyu isnat etmenin de hakaret suçu kapsamında değerlendirildiği belirtilmiştir. Buna örnek olarak ‘’rüşvetçi’’, ‘’ hırsız’’, ‘’katil’’, ‘’sapık’’ gibi söylemler verilebilir.

‘’ Sanığın alış veriş yaptığı markette kendisine cinsel tacizde bulunan katılana “ey millet bakın, böyle sapık insanlar var, bunların cezalandırılması gerekir” sözleriyle hakaret etmesi eyleminde; sanığın suç kastı olmadığı ve atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden suçun haksız fiile tepki olarak işlendiğinden bahisle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan İ.. C.. vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA (…) ‘’ (YARGITAY 4.CD. E.2013/1095, K.2014/13343, T.24.04.2014)

 Hakaret suçunun cezası nedir?

Hakaret suçunun cezası kanunumuzda 3 aydan 2 yıla hapis veya adli para cezası olarak belirtilmiştir. Söylenen ifadenin ağırlığı, somut olayın durumuna göre cezayı hakim takdir edecektir. Hakaret suçu için hem hapis cezası hem de adli para cezası verilmesi mümkün değildir. Suçun basit hali bu olmakla beraber, nitelikli hallerin bulunduğu durumlarda ceza arttırılacaktır.  Nitekim Türk Ceza Kanunu 125. maddesi nitelikli halleri aşağıdaki şekilde belirtmiştir:

(3)Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4)Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5)Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır

Hangi kelimeler hakaret sayılır?

Hangi kelimelerin hakaret suçu kapsamına dahil edileceği kanunumuzda sınırlı sayıda sayılmış değildir. Kanunumuzda verilen tanım itibariyle kişinin onur, şeref ve haysiyetine yönelik saldırılar hakaret suçunu oluşturur. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus beddua ve eleştirilerin hakaret sayılmayacağıdır.

“seni sevmiyorum, Allah senin belanı versin” biçimindeki sözlerin, hakaret içerikli sözler olmayıp beddua niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı (…)’’ (Y. 4.CD. E.2012/8506, K.2013/26562, T.30.10.2013)

“senin kim olduğunu biliyorum, anan belli baban belli” şeklindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılanlara yönelttiği sözlerin, katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı(…)’’ (Y. 4.CD. E.2012/8059, K.2013/24237, T.01.10.2013)

Ek olarak belirtmek gerekir ki, ‘’şerefsiz’’, ‘’aşağılık’’ , ‘’yavşak’’ , ‘’gerizekalı’’, ‘’aptal’’ ve ‘’tacizci’’ gibi söylemlerin, kişinin onur, şeref ve haysiyetini küçük düşürücü söylemler olduğundan şüphe yoktur.

Kısaltmalar hakaret sayılır mı ? O.ç hakaret midir ?

 Hakaret suçu, internetin sağladığı kolaylıkla hızla artış göstermiştir. İnternetle beraber iletişim dili de değişiklik göstermiş, bazı kısaltmalar kullanılmaya başlanmıştır. Bu kısaltmalar, hakaret suçuna sebebiyet verecek kelimelerde de kendini göstermiştir. Kısaltma ile yapılan hakaret eylemine bir örnek olarak ‘’o.ç’’ söylemi gösterilebilir. Bu noktada ise kısaltma ile yapılan hakaret eyleminin, Türk Ceza Kanunumuz kapsamında suç oluşturup oluşturmayacağı akıllarda soru işareti bırakmaktadır. Yargıtay’ın bu konudaki kararı şu şekildedir:

‘’ Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanığın kendisine ait facebook hesabı üzerinden paylaştığı “Duyuru” başlıklı yazı ve içeriğinde geçen “faşist çete” ibarelerinin yazının bütünü değerlendirildiğinde eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarında kaldığı kabul edilebilirse de, sanığın aynı sosyal medya hesabından paylaştığı dönemin Başbakanı hakkında yazdığı ve anlamı herkes tarafından anlaşılabilen “O.Ç” ibaresinin eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak, incitici, küçük düşürücü ve kişinin toplum içindeki saygınlığını zedeleyici mahiyette olması nedeniyle hakaret vasfı taşıdığı ve sanığın eyleminin TCK’nın 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeyerek yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 08.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ‘’ (Yargıtay 16. CD. E.2017/2089 K.2017/5263 T.08.11.2017)

Yukarıda vermiş olduğumuz kararda, o.ç söyleminin herkesçe anlaşılabilir nitelikte olduğunu belirtilmiş ve hakaret suçuna vücut verdiğini ifade edilmiştir. Buradan ulaştığımız netice, yazılan yorum veya yapılan paylaşımın kısaltılmış olması, onun hakaret suçu oluşturmasına engel teşkil etmez. Söylemin herkes tarafından anlaşılabilir niteliğe sahip olması, hakaret suçunu oluşturmak için yeterlidir ve Türk Ceza Kanunu kapsamında belirtilen, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılması gerekecektir.

Karşılıklı hakaret

Karşılıklı edilen hakaret suçu Türk Ceza Kanunu’nun 129. Maddesinin 3. fıkrasında yerini almıştır. Bu madde hükmü, ‘’Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.’’ Demektedir. Karşılıklı hakaret için zaman ve mekan birliği şart değildir. kendisine hakaret edilen kişi hakareti öğrendikten günler sonra, farklı bir mekanda, edilen hakarete karşılık hakaret etmesi durumunda da karşılıklı hakaret gerçekleşmiştir. Kanun maddesinde de ifade edildiği üzere olayın mahiyeti önem arz eder. Yani hakim somut olayı değerlendirerek ya ceza vermeyecek ya da cezada indirime gidecektir.

Haksız fiile karşı edilen hakaret

Haksız tahrik, cezada indirim sebebidir. Türk Ceza Kanunu’nun 29. Maddesinde belirtilen haksız tahrik, ‘’Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin doğuran eylemler’’ olarak ifade edilmiştir. Haksız fiilin kişinin iradesi üzerinde etkisi olduğu şüphesizdir. Kanun koyucu, hakaret eyleminde haksız tahrik için ayrı bir madde düzenlemiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 129. maddesine göre:

‘’1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez ‘’

Bu hususu bir örnekle açıklamakta yarar görüyoruz:

Kendinden 15 yaş küçük çocuğu sokak ortasında döven kişinin eylemi, sadece o çocuk için haksız tahrik oluşturmaz. Nitekim her duyarlı insan, aşırı güç dengesizliği bulunan iki kişi arasında yaşanan bu hadiseden etkilenir. Böyle bir olayda yoldan geçen üçüncü kişinin, kendinden 15 yaş küçük çocuğu döven kişiye karşı etmiş olduğu hakaret, haksız fiile karşı edilen hakaret kapsamında değerlendirilmelidir.

Alenen hakaret suçu

Alenen hakaret eylemi, Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak belirtilmiştir. TCK m.125: ‘’Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.’’

Hakaret suçunun, belirsiz sayıdaki kişiler tarafından işitilebilecek, görülebilecek ve algılanabilecek bir ortamda veya çok sayıda kişinin öğrenmesini sağlayacak herhangi bir araçla işlenmesi halinde, aleniyet vardır. Aleniyetin varlığı için, çok sayıda insanın hakareti öğrenmesinin olanaklı olması yeterlidir; söylenenlerin fiilen duyulması şart değildir. Aleniyet halinde, mağdur, hakaretin az sayıda kişi önünde gerçekleşmesine oranla, daha fazla rencide olacağı için, bu nitelikli hâl kabul edilmiştir. ( Centel, Hamide Z.,Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar s. 235).

İnternet üzerinden edilen hakaret suçu

Günümüz imkanlarının sağladığı rahatlık ile insanlar arası iletişim kolaylaşmış ve buna paralel olarak suç oranları artış göstermiştir. Hakaret, tehdit ve şantaj gibi suçlar, sosyalmedya platformları üzerinden kolaylıkla işlenebilir hale gelmiştir. Whatsapp, Telegram gibi mesajlaşma uygulamaları ile yapılan konuşmalarda; Twitter, Facebook gibi paylaşım sitelerinde yapılan paylaşımlar ve bu paylaşımların altına yorum yapmak suretiyle işlenebilmektedir.

Bu noktada özellikle internet üzerinde işlenen hakaret suçuna dikkat çekmek gerekir. Nitekim, birçok platformda yapılan paylaşım ve yorum, herkes tarafından ulaşılabilir niteliktedir. O halde, belirsiz sayıda kişinin ulaşmasına imkan veren hakaret içerikli söylem, alenen işlenmiştir. Hakaret suçunun cezası altıda bir oranında arttırılacaktır.

Kişinin yokluğunda hakaret

Kişinin yokluğunda, onun hakkına edilen hakaretin, cezalandırılabilmesi için 3 kişinin bu hakareti öğrenmesi gerekmektedir. Türk Ceza Kanununda bu husus, şu şekilde belirtilmiştir: ‘’Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.’’

Hakaret eylemini öğrenen üç kişinin aynı zamanda ve mekanda öğrenme gibi bir gerekliliği bulunmamaktadır. Farklı zamanlarda ve farklı mekanlarda mağdura edilen hakareti öğrenen 3 kişi tamamlandığı takdirde, yapılan hakaret eylemi cezalandırılabilir hale gelecektir.

Hakaret eylemine dayalı manevi tazminat davası 

Türk Ceza Kanunumuz, hakaret suçunu işleyen kişi, ‘’üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır’’ demektedir. Tahkir edici söylemde bulunan kişi, Türk Ceza Kanunu madde 125 kapsamında hakaret suçunu işlemiş olmakla birlikte, kişilik hakkına yaptığı saldırıdan kaynaklı manevi tazminata hükmedilebilir. Nitekim, Türk Borçlar Kanunu’nun 58. Maddesi ‘’ Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.’’ hükmünü amirdir. Yani hakarete uğrayan kişi, hakaret davası nedeniyle manevi tazminat davası açabilir. Bu dava ile görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği, hakaret içeren ifadelerin ağırlığı, tarafların kusur oranı, bulundukları makam, hakaret edilen yer ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın miktarında etkili olan faktörlerdendir.

İlgili Yargıtay kararı:

 “seviyorsan git ver” şeklinde yaptığı yorumla davacının kişilik haklarını ihlal ettiğini, davalının ceza mahkemesinde yargılanarak cezalandırılmasına karar verildiğini belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

 Davalı vekili, sosyal paylaşım sitesi üzerinden davacıyı hedef alan yorumların tek sahibinin müvekkili olmadığı gibi, paylaşımı yapan kişinin de müvekkili olmadığını, davacının mesleği ve konumu gereği siyasi beğenisini ve ilgisini sosyal paylaşım sitesinde paylaşmış olmasının toplum nezdinde tepki çektiğini, davalının bizzat davacının kişiliğine ve makamına yönelik manevi yıkıma neden olabilecek bir söyleminin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davalı her ne kadar ceza dosyasından yargılanıp ceza almış ise de, yapılan yorumun ve paylaşılan sözün ağır eleştiri mahiyetinde olup, hakaret boyutuna da ulaşmadığı, kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Ceza dosyasının incelenmesinde, her ne kadar sanık yargılama aşamasında alınan ifadesinde suçlamayı kabul etmemiş ise de, kollukta vermiş olduğu ifadesinde söz konusu yazıyı yazdığını kabul ettiği, sanığın kolluk ifadesi ile dosya içindeki yargılamaya konu facebook çıktısının birbiriyle uyumlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davalının üzerine atılı kamu görevlisine alenen hakaret suçundan hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, davalının itirazı reddedilerek kararın kesinleştiği görülmektedir.

Facebook sayfasında davalı tarafça sarfedilen ve davaya konu edilen söz ve ifadeler, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olup, eleştiri sınırlarını aşacak boyuta varmıştır. Mahkemece, davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.’’ (Y. 4.HD, E.2016/14177, K.2017/8365, T.18.12.2017)

 

Ölen kişiye hakaret ve manevi tazminat istemi

Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer. Bu durum, ölen bir kimse hakkında hakaret içerikli söylemlerin cezalandırılmayacağı anlamına gelmemektedir. Nitekim Türk Ceza Kanunumuz Kişinin hatırasına hakaret başlıklı 130. Maddesinde ‘’Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.’’ Demektedir. Yani, ölen kişi hakkında hakaret içerikli söylemin, 3 kişi tarafından öğrenilmesi halinde cezalandırılabilir hale geldiğini belirtmiştir. Bu ihtilatın gerçekleşmesi için, zaman ve mekan şartı aranmamaktadır. Farklı zaman ve mekanda hakaretin öğrenilmesi durumunda da ihtilat unsuru gerçekleşecektir. Madde hükmünde aleniyet unsuru suçun nitelikli unsuru olarak belirtilmiştir. Belirsiz sayıda kişinin ulaşmasına imkan veren hakaret içerikli söylem, alenen işlenmiş sayılır.

‘’Şeref ve haysiyete yönelik saldırılar kişinin ölümü sonrasında gerçekleşirse ölenin kişilik hakkının ihlal edildiği söylenemez. Çünkü TMK’nın 28. maddesiyle kişilik ölüm ile sona erer. Ancak ölenin şeref ve haysiyetine yönelen saldırılar onun yakınlarının kişilik hakkına saldırı teşkil eder. Bu tür saldırılar karşısında ölenin yakınları, kendi kişilik haklarının ihlaline dayanarak TMK’nın 25. maddesinde belirtilen davaları açabilir. Kullanılan mikrop sözcüğü manevi tazminatı gerektirir niteliktedir.

Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; Davacıların murisi N.’ın kaymakam koruması olarak görevli iken davalı ile aralarında husumet oluştuğu, bu hususta Edremit 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/266 E. sayılı dosyasında davalının mahkûmiyetine karar verildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, murisin trafik kazası sonucu ölümünden iki gün sonra da 31.08.2012 tarihinde davalının “Cenab-ı Allah’ın sopası yoktur, alma masumun ahını elbet çıkar, Cenab-ı Allah’ın daha temizlendi, sıra öbür mikroplarda….” şeklinde MSN paylaşımında bulunduğu hususu uyuşmazlık dışıdır.

Davacılar murisinin ölümü sonrasında davalı tarafça internet ortamında paylaşılan bu sözlerin özellikle kullanılan “mikrop” kelimesi dikkate alındığında küçük düşürücü ve incitici olduğu kuşkusuz olduğu gibi; olayın oluş şekli, söylenen sözlerin içeriği ve tarafların durumu birlikte değerlendirildiğinde bu sözlerin nezakete aykırı sözler olarak kabulü mümkün görülmediğinden kınama ile yetinilmesi uygun düşmeyecektir.

O hâlde ölenin şeref ve haysiyetine yönelen saldırılar onun yakınlarının kişilik hakkına saldırı teşkil edeceğinden, bu tür saldırılar karşısında ölenin yakınları, kendi kişilik haklarının ihlaline dayanarak TMK’nın 25. maddesinde belirtilen davaları açabileceğinden mahkemece davacılar
lehine manevi tazminata hükmedilmesi isabetlidir. (Y. HGK E: 2017/1392 K:2020/542 T:08/07/2020)’’

Cumhurbaşkanına hakaret suçu ve cezası

Cumhurbaşkanına hakaret suçu Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu madde hükmü, ‘’ Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’’ demektedir. Türk Ceza Kanunun 125. Maddesinde düzenlenen hakaret suçunun cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası iken, cumhurbaşkanına hakaret suçunda bu müeyyide, 1 yıldan 4 yıla olarak belirtilmiştir.  Kanun koyucu bu maddenin ikinci fıkrasında, suçun alenen işlenmesini nitelikli hal olarak kabul etmiş, ‘’verilecek ceza altıda bir oranında arttırılır’’ demiştir.

Hakaret suçu, şerefe karşı suçlardandır. Bundan farklı olarak Cumhurbaşkanına hakaret suçu, devlete karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Dikkat edilmelidir ki bu hüküm, cumhurbaşkanı makamında bulunan kişiden ziyade, cumhurbaşkanlığı makamını korumaya yönelik konulmuş bir hükümdür. Bu madde hükmünü eşitliğe aykırı olarak yorumlamak mümkün değildir.

Genel hakaret suçunda, kişinin yokluğunda edilen hakaret suçu için 3 kişiye ihtilat şartı aranmaktayken, Cumhurbaşkanına hakaret suçu için böyle bir şart konulmamıştır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı hakkında bir kişinin duyacağı şekilde edilen hakaret, Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesi kapsamında suç teşkil eder.

Cumhurbaşkanına yapılan hakaret eyleminin takibi şikayete bağlı değildir. Yapılan hakaret eyleminin savcı tarafından öğrenilmesi halinde resen soruşturma başlatılır. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun zamanaşımı süresi 8 yıldır.

(YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ E.2021/1639, K. 2021/4383, T. 29.06.2021)

  • Adalet Bakanlığının 08/10/2018 tarihli “Olur”u ile de sanığın, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde 27/10/2015 tarihli ‘’Diktatör sözcüğünü rahatlıkla kullanabilirsiniz” şeklindeki,
  • 31/01/2015 tarihli “Hırsızsınız Tayyip Erdoğan.. Hırsız Erdoğan” yazısı sayın Cumhurbaşkanının kadın elbisesi giymiş şeklindeki fotoğrafın altına “Başkanlıktan Vazgeçtim Kraliçe Olmak İstiyorum” şeklindeki,
  • 19/02/2016 tarihli Atatürk ve Sayın Cumhurbaşkanının bulunduğu fotoğrafta Atatürk’ün Sayın Cumhurbaşkanının başını okşar gibi montaj yaparak konuşma balonunun içine Atatürk “Vatan namustur satılamaz anladınmı çocuk”, Sayın Cumhurbaşkanı “kiraya versem??” şeklindeki
  • 26/07/2016 tarihli Sayın Cumhurbaşkanının Türkiye Haritası üzerine çökmüş şekilde ve üzerine “içine s.çtınız Türkiyenin” şeklindeki
  • 16/07/2016 tarihli Sayın Cumhurbaşkanının fotoğrafını fotomontajlayarak fil afişi şeklinde paylaşıp üzerine “bir Akepe filmi Ey Türkiye Bu san son uyarı dar 15.07.2016” şeklindeki
  • 16/07/2016 tarihli Sayın Cumhurbaşkanının fotomontajlı fotoğrafını profil resmi gibi paylaşarak altına “darbe oldu ama tek birimiz içeri alınmadık. Bakanlardan havuz yazarlarına hepimiz canlı yayındayız. Süper bir darbe. Çok şeker bir darbe” şeklindeki
  • 15/07/2015 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanının konuşma sırasında çekilmiş fotoğrafını paylaşarak üzerine “tüm ailesi bakanları hırsızlık, yolsuzluky, kara para aklamaktan yargılanırken, o meydanlarda millete ahlak dersi veriyor. TC başına gelmiş en büyük Felaketsin Tayyip” şeklindeki
  • 03/07/2016 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanının fotoğrafını paylaşarak üzerine, “Son kez söylüyorum; mavi marmarayaı tanımam… Deniz fenereini tanımam… Zerrabı tanımam… Fetoyu tanımam velev ki g.tüm sıkışsın, babamı tanımam” şeklindeki
  • 20/09/2015 tarihinde, “Sahte Diblomalı Cumhurbaşkanı” şeklindeki paylaşımlarının

 Cumhurbaşkanına hakaret eylemi olarak değerlendirilerek Türk Ceza Kanunu’nun 299/3. maddesi uyarınca kovuşturma izni verildiği, sanığın Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına yönelik anılan paylaşımlarının, kişinin kendini gerçekleştirmesi ya da toplumun gelişmesine katkı sunan bir içeriği bulunmadığı gibi doğrudan Cumhurbaşkanını küçük düşürücü, onur, şeref ve haysiyetini zedeleyecek nitelikte olduğu, bu nedenle sanığın üzerine atılı suçun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden, sanığın mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.’’

Hakaret davasıyla yetkili mahkeme

Hakaret suçu şikayete bağlı suçlardandır. Hakaret içerikli söylemlerle kişilik hakkı saldırıya uğrayan kişi, ikamet ettiği yerdeki savcılığa suç duyurusunda bulunarak, şikayet hakkını kullanabilir. Savcı, işlenen suç ile ilgili soruşturma başlatır ve soruşturma neticesinde yeterli şüphe bulunduğu takdirde, iddianame tanzim eder ve kovuşturma evresine geçilir. Hakaret suçunda yetkili ve görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Hakaret eylemine dayalı manevi tazminat davasında görevli ve yetkili mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Hakaret suçunun şikayet zamanaşımı

Hakaret eylemine maruz kalan kişi, bu eylemi öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde şikayet hakkını kullanabilir. 6 aylık bu süre zamanaşımı süresidir. 6 aylık sürenin sonunda şikayet hakkı sonra erer.

Hakaret suçuna dayalı manevi tazminat davası zamanaşımı süresi

Tazminat davalarında zamanaşımı süresi kural olarak zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıldır. (TBK m.72) Ancak aynı maddenin devamı gereğince, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Türk Ceza Kanunu’nun 66/e maddesi, ‘’ Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, Geçmesiyle düşer.’’ Demektedir. Dolayısıyla hakarete dayalı manevi tazminat isteminde dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

(YARGITAY 4. HD. E. 2015/1191 K. 2015/2595 T. 05.03.2015)

‘’Hakaret suçu olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kununu’nun 125. maddesi kapsamında olup aynı Kanun’un 66/e maddesi uyarınca ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Borçlar Kanunu’nun 60/2 maddesinde eylem suç teşkil ettiği takdirde ceza (uzamış) zamanaşımının uygulanacağı ifade edilmiştir. Tazminat davasında uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanabilmesi için mutlaka bir ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararının bulunması gerekmez. Bu nedenle dava 21/10/2013 tarihinde açıldığına göre 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından işin esasının incelenip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.’’

 

‘’KİMSİN LAN SEN’’ HAKARET DEĞİLDİR

‘’Kamu görevlisine hakaret eylemine yönelik istinaf ile ilgili olarak; hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; olayın gelişimi ve tanıkların anlatımı da dikkate alınarak, sanığın mağdur Hakim M. Y.’e söylediği kabul edilen “kimsin lan sen” sözleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yetersiz gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi (…)’’ (Gaziantep BAM, 8.CD, E. 2017/288, K. 2017/303, T. 08.02.2017)

 

‘’ HAYATININ A.. KOYACAĞIM – SENİ OĞULLARIMA SİNKAF ETTİRECEĞİM’’ SÖYLEMİ  TEHDİT SUÇUNU OLUŞTURUR

“Sanık hakkında katılana yönelik “Koray senin hayatının a…koyacağım, bu yaptığın son yanlışlar, beni bekle olur mu, her an arkanda olabilirim, o kelimelerini seçerek kullanmayı öğretecem ben sana” şeklindeki mesaj içeriği nedeniyle hakaret ve tehdit suçlarından cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/11/2018 tarihli ve 2018/4555 esas, 2018/19259 karar sayılı ilâmda, “… ”seni oğullarıma sinkaf ettireceğim .” dediğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında; bu sözlerin TCK ‘nın 106/1-1. cümlesine göre mağdurun hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit niteliğinde olduğu, sözlerinin sadece tehdit suçu kapsamında kaldığı ve sadece tehdit suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden..” şeklinde belirtildiği üzere sanığın mağdura söylediği kabul edilen sözlerin, 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümlesinde düzenlenen bir başkasını, yakınının cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, ayrıca hakaret suçundan da sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.’’ (Yargıtay 4.CD. E. 2020/19713, K.2021/3301, T. 08.02.2021)

              İLETİŞİM
        GSM: +905068134357  
 Email: info@ozunverhukuk.com

•DİĞER HUKUKİ YAZILARIMIZ İÇİN TIKLAYIN

 

 

Etiketler
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı
Hemen Ara