HASAR TESPİT RAPORUNA DAVA NASIL AÇILIR?
Hasar Tespit Raporlarına Doğrudan Dava Açılabilir Mi?
Hasar Tespit Raporlarına Doğrudan Dava Açılabilir Mi?
Hasar tespit raporuna karşı dava yolu mümkün olmakla birlikte, bir prosedüre tabidir. Bilinenin aksine doğrudan doğruya hasar tespit raporuna karşı dava açılamaz. 7269 sayılı kanun uyarınca hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir. Dolayısıyla hasar tespit raporlarına karşı doğrudan dava açılması halinde dava usulden reddedilecektir.
Hasar Tespit Raporu Kesinleştikten Sonra Dava Açma İçin Öngörülmüş Bir Süre Var Mıdır?
Konuya ilişkin olarak oldukça fazla bilgi kirliliği olduğunu görmekteyiz. Bunların başında hasar tespit raporu kesinleştikten sonra 60 günlük süre içerisinde dava açılması gerektiği söylentisi gelmektedir. Her ne kadar idari dava açma süresi 60 gün olsa dahi, bu süre içerisinde yalnızca hasar tespit raporuna karşı dava açılması, müspet netice vermeyecektir. Altını tekrar çizerek ifade etmek gerekir ki, hasar tespit raporuna karşı açılacak davalarda dikkat edilmesi gereken en önemli husus, asıl işlemin dava konusu yapılmasıdır. Asıl işlemden kasıt, dava yolu ile korunmak istenen haktır. Buna örnek olarak yıkım, tahliye, hak sahipliği gibi durumlar verilebilir. Yıkım, tahliye, hak sahipliği gibi işlemlerin dava konusu yapılabilmesi için idarece bu durumun belirtilmiş olması gerekmektedir. Yani, yalnızca hasar kodlarına (az hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı) dava açılması yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla idari dava açma süresi, hasar tespit raporu kesinleştikten sonra değil, idareden asıl işlem oluşturabilecek tarzda cevap alındıktan sonra başlayacaktır.
Ağır Hasardan Hafif Hasara Dönen Binalarda Ne Yapılmalı? Dava Yolu Nasıl Olmalı?
İlk rapora göre ağır hasar alan binaların itiraz sonucu hafif hasarlı olarak değiştirildiği sıklıkla müşahede edilmiştir. Böyle bir durumda, eğer binanın ağır hasarlı olduğu düşünülüyorsa dava yoluna gidilmesi gerekmektedir. Ancak, hasar tespit raporunda ‘’ az hasarlı’’ olarak belirtilen bina durumu, dava açılması için yeterli olmayacaktır. Dava yoluna gidilebilmesi için, binanın hasar durumunun değişmesiyle elde edilmek istenen hak, davaya esas alınmalıdır. Ağır hasarlı olduğu düşünülen binaların az hasarlı olarak kesinleşmesiyle, vatandaşlar hak sahipliğinden mahrum olmaktadır. O halde, davaya esas alınacak işlem hak sahipliği olmalıdır.
Hak Sahipliğine İlişkin Başvuru Süreci Nasıldır?
Hak sahipliğinden yararlanabilmek için iki aylık süre içerisinde mahallin en büyük mülkiye amirine (illerde valilik) yazılı olarak talep ve taahhütname vermek zorunludur.(E devlet üzerinden yapılan başvurular da geçerli kabul edilecektir.) Bu müracaatın yapılmasında hasar tespit raporlarında yer alan hasar oranlarına bakılmaz. Yüksek mahkeme kararlarında, talep ve taahhütname vermeyenlerin hak sahipliğinden yararlanamayacağı belirtilmiştir. Verilen talep ve taahhütname, komisyon tarafından en kısa zamanda incelenip değerlendirilerek hak sahipleri listesi düzenlenecek, hak sahibi olmadıkları anlaşılanlara durum, yazılı olarak tebliğ edilecektir. Bu tebligattan itibaren 15 günlük itiraz süresi mevcut olup, bu itirazlar çevre ve şehircilik tarafından incelenecektir. Hak sahipliğine ilişkin nihai karar Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından verilecektir. Bahsedilen süreçlerin işletilmesi durumunda bakanlık kararına karşı dava yoluna gidilebilir.
Az Hasardan Ağır Hasara Dönen Binalarda Ne Yapılmalı? Dava Yolu Nasıl Olmalı?
İlk tespit raporuna göre, hafif olarak tespit edilen binaların itiraz sonucu ağır hasar olması durumunda, binanın hafif hasarlı olduğu düşünülüyorsa dava yoluna gidilmelidir. Hasar tespit raporunda belirtilen ‘’ağır hasarlı’’ bina durumu, dava açılması için yeterli olmayacak, mevzuat gereği davaya asıl işlem teşkil edecek bir durumun varlığı gerekecektir. Asıl işlem olarak alınması gereken durum, idarenin yıkım kararıdır. Ancak, hasar tespit raporlarında binaların yıkılacağı belirtilmediğinden, idarece yıkım kararına ihtiyaç duyulmaktadır. Malatya İli özelinde yıkıma ilişkin Valilik olurlarının, tamamına yakını çıkmış olup, dava açılması noktasında bir engel kalmamıştır. Yıkım kararının çıkması ile beraber zaman kaybetmeksizin ‘’ yürütmeyi durdurma talepli idari işlemin iptali davası’’ açmak suretiyle dava yoluna gidilmesi gerekecektir.
Az Hasardan Orta Hasara Dönen Binalarda Ne Yapılmalı? Dava Yolu Nasıl Olmalı?
İlk tespit raporuna göre, az hasarlı olarak tespit edilen binaların itiraz sonucu orta hasar olarak kesinleşmesi durumunda, binanın az hasarlı olduğu düşünülüyorsa dava yoluna gidilmesi gerekmektedir. Raporda belirtilen ‘’orta hasarlı’’ durum dava yolu için yeterli değildir. Mevzuat gereği davaya asıl işlem teşkil edecek bir durumun varlığı gerekmektedir. Uygulamada en çok sıkıntı, orta hasarlı binalarda karşımıza çıkmaktadır. Orta hasarlı binalara, idare tarafından tahliye yazıları yazılmamakta, sürecin nasıl işleyeceği hususunda taraflarda kafa karışıklığı bulunmaktadır. Üst düzey yetkililer tarafından kimi zaman orta hasarlı tüm binaların yıkılacağı ifade edilmekte kimi zaman ise sadece performans analizi neticesinde güçlendirilemeyecek yapıların yıkılacağı belirtilmektedir. Bakanlık çalışanları ise bu açıklamalar sebebiyle net bir tavır takınamamaktadır. Acil bir şekilde çıkarılması gerektiği ifade edilen mevzuat çalışmasının neticesinin beklenmesi gerektiği ifade edilmektedir. Deprem afetinin üzerinden geçen süreye rağmen halihazırda orta hasarlı binaların durumuna ilişkin net bir irade ortaya konulamamıştır. Bu durum ise birçok vatandaşın mağduriyetine sebebiyet vermekte ve 7269 sayılı kanundaki sınırlama sebebiyle, dava açılması ve mahkemeye erişim hakkı idare tarafından engellenmektedir.
Orta hasarlı binalarda dava sürecinin nasıl işletilmesi gerektiği tam bir muammadır. Vatandaşın güçlendirme girişimlerine olumlu yaklaşılmamakta ve asıl işlem teşkil edecek tarzda idari işlem de tesis edilmemektedir. Bizim buradaki tavsiyemiz riskli de olsa şudur : Orta hasarlı binalarda güçlendirme yapılmadan oturulması yasaktır. Ancak, hasar tespit raporunda orta hasarlı binalarda, oturulmasının yasak olduğuna dair bir ifade olmadığından idarece verilmesi gereken cevaba ihtiyaç duyulmaktadır. İdareden yapının hafif hasarlı olduğu ifade edilerek oturma izni talep edilmeli ve bu talep neticesinde idareden olumsuz yanıt alınması ile birlikte‘’ idari işlemin iptali’’ cihetine gidilmelidir. Neticede, oturum izni verilmemesi, kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olduğundan dava yoluna gidilmesi noktasında bir engel oluşturmaması gerekir.
Türkiye’nin her yerine dilekçe yazım ve hukuki sürecin hariçten yönetimi hizmeti verilmekte olup, yanlış dava dilekçeleri ile mağdur olmamak için iletişime geçebilirsiniz.