İdarenin bir kamu yararı amacına matuf olarak, ihtiyaç duyduğu taşınmazı kamu malı haline getirerek kamulaştırması, bir usul izlemeyi zorunlu kılmaktadır. Bu usul ise idare açısından, hizmetin gerekleri ile bütçe arasındaki muvazeneye bağlıdır. İdareler, bütçelerinin karşılayamayacağı ancak hizmet gerekliliği açısından kamulaştırılmasında yarar gördüğü taşınmazlara, gerekli usuli işlemleri takip etmeden müdahale etmektedir. Bu müdahale ise fiili ve hukuki müdahale şeklinde iki tarzda cereyan etmektedir. Fiili müdahale denilen müdahalede, ihtiyaç duyduğu yol için araziye asfalt döken belediye ve Elektrik hattı için ilgilisinin tarlasını kullanan TEDAŞ örnek verilebilir. Hukuki el atmada ise, taşınmaza imar planı ölçeğinde el atılmakta ve ilgisinin mülkiyet hakkından doğan tasarruf hakkı kısıtlanmaktadır. Örneğin yeşil alan gösterilen arsasına ev yapamayan ve süresi içinde de Belediye tarafından kamulaştırılmayan arsanın sahibi, belli şartları sağlaması ile idare aleyhine dava açarak arazinin kamulaştırılmasını isteme hakkına sahip olabilecektir. Kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma davalarında emsal metodu ve gelir metodu, toprak parçasının yapısına göre şekillendiğinden, tatbikatta çoğu kez yanlışlıklarla karşılaşılmaktadır. Özellikle, bir plan çerçevesinde taşınmazlara müdahale edildiğinde ortaya çıkan sorun, proje bütünlüğü ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. Tüm bu süreç, uzmanlık gerektirmekte ve hukuk büromuz tecrübesi ile bu alanda iş sahiplerine gerekli yardımı sağlamaktadır.
