
NİŞANLILIK
Türk medeni kanunu 118-123 madde hükümlerce düzenlenmiş olan nişanlanma, farklı cinsten iki kişinin, karşılıklı olarak evlenme vaadi içeren irade açıklamalarıyla gerçekleşir.
- Herhangi bir şekil şartına bağlanmamış olan nişanlanma, basit bir irade açıklamasıyla meydana gelebilmektedir.
- Yazılı veya sözlü olarak kurulabilir.
- Evlenme vaadi söz konusu olmayan irade açıklamaları nişanlanmanın kurulmasını sağlamaz.
- Nişanlanma bir şarta bağlı olarak yapılabilir.
- Yapılan nişanlanma ahlaka aykırı olmamalıdır.
Nişanlanma herhangi bir şekil şartına tabi değilse de;
► Ayırt etme gücü olmayan kişilerin yaptığı irade açıklamalarının,
► Yasal temsilcinin rızası olmadan evlenme vaadinde bulunan küçük veya kısıtlının yaptığı irade açıklamalarının,
► Mutlak evlenme engellerinin söz konusu olduğu durumlarda evlenme vaadiyle yapılan irade açıklamalarının geçerli bir nişan akdini oluşturmayacağı kabul edilmektedir.
Örneğin: Y.3. HD, T:11.06.2009, E:2009/8106, K:2009/10088:
(…) TMK’nın 118. Maddesi hükmüne göre; ‘nişanlanma evlenme vaadiyle olur.’ Gerçekte evli olan birisi bir başkası ile yeniden nişanlanma akdi yapamaz. Şayet yapılmış ise, yapılan bu akit geçersiz olup, yasal anlamda nişan akdi olarak kabulü olanaksızdır (…).
Aile hukukuna özgü olan nişan akdi öyle bir akittir ki, akitten doğan borç ifaya mecbur edilemez. Yani medeni kanunu madde 119’da belirtildiği üzere ‘’ Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.’’
Nişanlanma akdi her ne kadar evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermese de nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. (TMK m. 120)
NİŞANLILIĞIN BOZULMASI HALİNDE
MADDİ TAZMİNAT:
- Nişanlılık bozma ile sona ermiş olmalıdır.
- Nişanlı, ailesi veya ailesi gibi davranan kişiler açabilir.
- Nişanlının ailesine veya ailesi gibi davranan kişilere karşı açılamaz.
- Davacı kusursuz, davalı kusurlu olmalıdır.
- Kusursuz nişanlı, kusurlu nişanlıdan, evlenme amacıyla yaptığı masrafların tazminini ister.
MANEVİ TAZMİNAT:
- Nişanlılık bozma ile sona ermiş olmalıdır.
- Tazminat isteyen nişanlının kişilik hakkı zarara uğramış olmalıdır.
- Davacı kusursuz, davalı kusurlu olmalıdır.
- Nişanlı dışında kimse diğer nişanlıya manevi tazminat davası açamaz.
HEDİYELERİN GERİ VERİLMESİ:
TMK m.122 ‘’Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.’’
- Hediyelerin geri istenmesinde kusurlu/kusursuz bakılmaz. Kusurlu olan taraf dahi kusursuz taraftan hediyelerin geri verilmesini isteyebilir.
- Nişanlı, ailesi veya ailesi gibi davrananlar talep edebilir.
- Hediyelerin geri istenebilmesi için Nişanlılık, evlilik dışı bir sebeple sona ermiş olmalıdır.
- Eskiyen ve tüketilen (elbise, ayakkabı, pasta vs. gibi) eşyaların iadesi istenemez.
ZAMANAŞIMI:
TMK m.123 ‘’ Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.’’ Bu hüküm, maddi ve manevi tazminat talepleri ile hediyelerin geri verilmesine de uygulanır. (DURAL/OĞUZ/GÜMÜŞ, 45)
İLGİLİ YARGITAY KARARLARI:
Y.3. HD 17.12.2014 E.2014/8509, K.2014/16672
(…) TMK’nın 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir. Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, malvarlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi malvarlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır. Nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez. Ancak nişanın bozulması nedeni ile fahiş bir zarar doğmuş ve bu sebeple kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir (…).
Y.3. HD 06.10.2015 E.2015/8007, K.2015/15143
(…) Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır (TMK m.120). Davacı yanın isteyeceği tazminat menfi tazminattır. Başka bir anlatımla, nişanlanma olmasaydı uğranılmayacak olan parasal zarar istenebilir. Menfi tazminatın kapsamı yasada gösterilmiş olup, bunlar, dürüstlük kuralları çerçevesinde yapılan harcamalar, evlenme amacıyla yapılan harcamalar ve evlenme amacıyla katlanılan maddi fedakarlıklardır. TMK’nın 122. Maddesine göre; nişanın bozulması nedeniyle hediyelerin geri alınması istemine ilişkin davalarda kusur aranmaz. Mutad dışı hediyeler ise aynen iade edilir. Aynen iade mümkün değil ise karşılığı olan bedel sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri verilir. Kural olarak giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen (elbise, ayakkabı, kuaför gideri, pasta, meyve suyu vs gibi) eşyaların iadesine karar verilemez (…).
Y.3. HD 28.05.2013 E.2013/6142, K.2013/8543
(…) TMK’nın 121.maddesine göre, nişanın bozulmasından kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan(nişanlıdan) manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir. Hakim… miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4.maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Hükmedilecek manevi tazminatın miktarının belirlenmesi hakimin taktirindedir. Ne var ki, takdire bağlılık keyfilik demek değildir. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakim bu hakkı Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak kullanılmalıdır. Manevi tazminatın miktarı belirlenirken kişilik hakkına saldırı oluşturan eylen ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı ile diğer sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmalı, her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşullar bulunabileceği gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde denetime elverişli biçimde ve objektif olarak gösterilmelidir (…).
Y.3. HD 28.01.2015 E.2014/13254, K.2015/1563
(…) Nişan hediyelerinin mutad sayılabilmesi, yöresel örf ve adete göre verilen hediyelerden fazla olması yanında maddi değerlerinin de günün koşullarına göre fazla olmayan hediyelerden olmasına bağlıdır ve bu da daha çok tarafların mali ve sosyal durumları ile ölçülmelidir. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın ve ziynet eşyası mutad hediye kapsamında olmayıp, iadesi gereken hediyeler olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda istikrar arz eden Yargıtay içtihatlarına göre nişan yüzüğü mutad hediye kapsamındadır (…).