Muris Muvazaası, Bono ve Menfi Tespit Davası
ÖZET
Senede senetle ispat kuralları senedin tarafları için geçerlidir. Külli halef sıfatı bulunan mirasçıların senede karşı açtıkları davada da iddialarını senetle ispatlamaları gerekir Ancak mirasçılar külli halef olarak değil de kendi miras haklarına dayanarak dava açarlarsa muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile ispatlayabilirler. Y. HGK E. 2018/1013 K. 2021/105 T. 18.02.2021
Mirasbırakanların mirasçılardan mal kaçırmak için vefatından evvel, aktif malvarlığını mirasçılardan birine ya da birkaçına bıraktığı haller sıklıkla yaşanmaktadır. Ancak, murisin vefatından evvel muvazaalı olarak borçlandırıldığı hallere nadir tesadüf edilmektedir. Gerçekten de murisin vefatından evvel, düzenlediği bir bono ile 3. Kişi ya da mirasçılardan biri lehine borçlanması durumunda, senede karşı senetle ispat hukuki koruması altına girme isteği mevcut olabilir. İşte bu hallere münhasır olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu şu kararı vermiştir :
Tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacıların miras haklarını almalarını engellemek amacıyla düzenlendiği ileri sürülen bono nedeniyle açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin eldeki davada, HMK’nın 201. maddesi uyarınca senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile ancak senetle ispat edilebilir. Ancak hükümde öngörülen senede karşı senetle ispat kuralı senedin tarafları için geçerlidir. Senedin tarafları kavramına külli halefler yani mirasçılar da dahil olduğundan, mirasçıların külli halef sıfatıyla senede karşı dava açmaları hâlinde, iddialarını ancak senetle (yazılı delille) ispat edebilirler. Ne var ki, eldeki davada olduğu gibi mirasçılar küllî halef sıfatıyla değil de sadece kendi miras haklarına dayanarak dava açarlarsa, senede karşı olan iddialarını senet (kesin delil) ile ispat etmek zorunda olmayıp, muvazaa iddialarını HMK’nın 203/d maddesi gereğince tanıkla
ispat edebilirler.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılan görüşmeler sırasında, eldeki davada muvazaa iddiasının hukukî temelinin bulunmadığı ve davanın bedelsizlik iddiasına dayalı olduğu, davacı mirasçıların kendi haklarına dayanarak böyle bir davayı açamayacakları, dolayısıyla tanık dinlenilerek hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, bozma kararının yerinde olduğu, direnme kararının belirtilen ilâve gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul
çoğunluğunca benimsenmemiştir. (İstanbul Barosu Dergisi – 2022/3)
Av. Mehmet Mustafa ÖZÜNVER